Sevgili Dostlar,Sizler ile paylaşım yapabileceğim bu sayfada buluşmanın
heyacınını yaşıyorum.İçsel yolculuğuma başladığım 2001 senesinden bu yana
aldığım yolda ki deneyimlerimi ve bu arada evrenin karşıma çıkardığı
bilgileri, enerji sistemlerini sizler ile paylaşacak olmaktan çok
mutluyum.Üzun süren düşncelerin arkasından gelen bu blog fikri umarım
bütüne ve bu sayfaya tıklayan herkese faydalı olur.Sevgi ve Işık yolunuzu
aydınlatsın.

3 Şubat 2014 Pazartesi

ATLANTİS

KUVARS VE DIGER KRISTALLER

İlk önce efsanevi Atlantis kıtasında kullanılan kuvars kristalleri, çok kısa bir zaman sonra, bu madenin kendisine yüklenen herhangi bir gücü depolama ve büyütme konusundaki gizemli yeteneğinden yoğun bicimde yararlanan o zaman insanları için vazgeçilmez hale gelmişlerdi. Kristal gücünün gelişimine rahipler onculuk etmişlerdi,. kristaller büyüdükleri geniş mağaralarda birikiliyorlar ve bu mağaralar rahipler tarafından şifa odaları olarak kullanılıyorlardı. Bu insanlar büyük sentetik kristaller kullanarak evlerini ve kentlerini aydınlatıyor, çeşitli ulaşım araçlarını çeliştiriyorlardı.

Bu kristaller görünüşte yararlı amaçlar için geliştirilmişlerdi, ancak çok geçmeden yıkım silahlarına dönüştürüldüler. Ahrimanik güçler bu bilgileri kullanarak daha da güçlü hale geldiler ve rahiplerle üstünlük savaşına girip bu enerjileri yıkıcı amaçlarla kullanmaya başladılar. Güneş sisteminden alınan radyo aktif enerjiler, bu is için özel olarak yapılan ve büyük yer altı girişlerine yerleştirilen ve yine büyük ışık tapınaklarının çevresine gömülen kristaller vasıtasıyla yerkürenin derinliklerine yöneltildiler. Böylece deprem faaliyetini başlatarak tapınakları yok etmeye çalışıyorlardı; ama Doğa Yasaları konusundaki kor cehaletleri yüzünden, yeryüzü kabuğunun muazzam derecede kabarmasına neden oldular ve sonuçta koca kıta parçalanarak birçok adaya bolundu. Büyük felaketten önce rahipler, Atlantis ırkının temiz ve saf kalmış unsurlarının kıtadan göç etmelerini sağlamışlar, bu insanlar da daha sonra Kuzey ve Güney Amerika’da ve Asya’da ve Mısır'da Atlantis uygar liginin benzerlerini kurmuşlardı.

Mısır'da rahiplerin rehberlik ettikleri koloni kurucuları, Atlantis’in sistemini, yanlarında getirdikleri güçlü tapınak kristallerini de kullanarak, tekrar yaratmaya başladılar, Piramitleri bu kristaller yardimiyla buyuk Nuh tufanından once insa ettiler, muazzam buyuklukteki tas bloklari kuvars kristalleri yardimi ile kaldirdilar. Rahipler buyuk altin disklerin icine yerlestirdikleri iri, degerli taslar ile gunes isinlarini insan bedeninin icine odakliyor ve hasta kisimlari iyilestiriyorlar, akil, beden ve ruh arasindaki uyumu yeniden kurmak icin kuvars kristallerini kullaniyorlardi.

Kadim Maya tapinaklarini arastiran arkeologlarin kesfettikleri kristal kafataslari, ilkel kabilelerin kuvars kristallerine verdikleri onemin daha ileri bir kanitini yansitirlar. Bu kafataslari en saf kuvars kristalinden oyulmuslardi ve torensel ayinlerde kehanet amaci icin kullaniliyorlardi. Mukemmel cilalanmis yuzeyinde herhangi bir alet izi bulunamamistir ve en cagdas yontemlerle dahi, yapilis zamani saptanamamis ancak 20 bin ile 500 bin yil oncesi degisen bir zaman diliminde yapildigi zannedilmektedir. Bu kafataslari ile calisma yapan gunumuz medyumlari, degisik eski caglarla ilgili bir cok vizyon gormusler ve yeni bilgilerin farkina vardiklarini kesfetmislerdir.

Avustralya yerlileri ve Uzak Dogulular arasinda da kuvars kristallerinin kutsal gucler tasidigina inanilmis ve onlara cok saygi gosterilmis, kabilelerin sihirbaz hekimleri, rahipler tarafindan kullanilmistir

Bir kuvars kristaline sevecen dusunceler yonelttiginizde, yaydigimiz saf titresimler bu kristalin enerji alani tarafindan emilir ve kristal de karsilik olarak, aninda, elektromanyetik enerjilerini pozitif bir titresim halinde saliverir. Ote yandan, bir kristali ellerinde oylesine tutup ona hicbir dusunce ya da fiziksel imge yansitma girisiminde bulunmayanlar, cok az bir enerji alisverisi deneyimleyeceklerdir. Kuvars kristalleri, gunesin isinlarini toplamak icin kullanilabilmelerine ragmen Gunes tarafindan harekete gecirilmezler. Onun enerji alanini harekete geciren Ay’dir. Bu kristalin enerji akisi Ay’in evrelerine uygun olarak yukselir ve alcalir ve dolunay zamani zirveye ulasir. Bu zamanlarda kuvars kristallerinin elekromanyetik ozellikleri siddetlenir ve cok etkili gucler yaymaya baslar.

Ay kuculmeye baslayinca, kuvars kristallerinden gelen enerji akisi cok daha az etkili olur.

Kaya kristalleri yerkurenin cocuklaridir, gezegenin yuzeyinin altinda, yavas yavas ve emek vererek olusmuslardir. Onlarin kokenleri, yeryuzu cekirdeginin surekli hareket halindeki ve daima dis yuzeye ulasmaya calisan erimis magmasina dayanir. Bu kizgin kutlenin sadece cok kucuk bir orani volkanik faaliyet ve lav akisi meydana getirir, magmanin cogu gezegenin alt tabakasinda petek seklindeki yeralti catlaklarina akar. Bu erimis kaya ve mineraller kutlesine kaynayan sular, buhar ve gazlar eslik eder; bunlar sogurken, bu yariklarda biriken bircok mineralle birleserek kaya kristallerini ve degerli taslari olusturmaya baslarlar. Gercek buyukluge ulasmalari 20-30 milyon yil alir. Kaya kristalleri, sevecen ilgiye cani gonulden karsilik verir ve kendilerine ilgi gosteren kisilere sonsuz bir elektromanyetik enerji destegi saglarlar, onlarin enerji duzeylerini uyarir, ruhsal anlamda canlanmalarina ve bilinclerinin yukselmesine neden olurlar.

Bircok kisi, yanlis olarak, tum kaya kristallerinin ayni kuvars turu olmalari nedeni ile, buyuklukleri, renkleri ya da bicimleri ne olursa olsun, hemen hemen ayni tarzda is goreceklerini dusunurler. Bu yanlistir, nasil ki 2 birey ayni ailenin uyesi olsada ayni durumlara benzer tarzda tepki gostermezlerse, kaya kristalleri de, ayri kimlik ve niteliklere sahip olarak, bireysel bir bicimde is gorurler.

En dikkat ceken kristaller buyuk bir berrakliga sahip,

pozitif ya da erkek cinstir.

Bu cins kristaller en yogun enerjiyi yayarlar, bu da onlari dogal sifa alaninda etkili kilar. Bu pozitik gucun insanin elektromanyetik alanina girisi, dusuk enerji duzeylerinin hizla yukselmesine yol acar, zihinleri karismis, duygulari olumsuz olan kisilerin, berrak bir gorus kazanmalarini saglar, meditatif uygulamalarda zihnin otesine gecmeyi arzu edenler icin, cakra sistemine etki ederek, kisinin hedefine erismesine yardimci olur.

Disi kuvars kristalleri ise bulutlu ve donuk olduklari icin cogunlukla daha cirkin gorunurler, bununla beraber onlarda benzersiz ozelliklere sahiptir. Sezgi ve duru goru ile ilgili cakra merkezini harekete gecirir, asıri zihinsel, duygusal ve fiziksel faaliyet sonucu olusan gerilim ve acilari azaltmada yardimci olurlar. Bunu kristali sag elinizle tutup, sivri ucunu gerilim bolgesine yonelterek basarabilirsiniz.

Salkim seklindeki kaya kuvarslarinin cogu

erkek ve disi kristallerin karisimidir,

bunlar son derece guzel ve cok etkili guc alanlarina sahiptirler, dogal sifa uygulamacilarina guclu uyarim saglarlar. Son derece guclu elektromanyetik enerji uretecleridir, cevrelerindeki kisinin eterik alanini guclendirirler. Salkim ne kadar buyuk olursa, guc alanlari da o kadar buyuk olur ve bu alan, cevredeki kisiler icin son derece koruyucu bir ozellik tasir. Cok buyuk kristalleri yatak odalarinda tutmamak lazimdir cunku bu kristaller gece ayin uyarici enerjileri tarafindan uyarilir, yeniden doldurulmus gucunu daha yuksek bilinc duzeylerinde kullanilmasi icin etere saliverir. Bu enerjiler, yaricaplarinda bulunan kisinin Tac Cakrasini faaliyete gecirir ve aci verebilir. Bu tur faaliyetler alici icin baslangicta rahatsiz edici olabilirse de, uzun vadede cok yararlidir. Dogal sifa uygulamalariyla mesgul olanlar, sifa isinden once ellerini bu kuvars salkiminin enerji alani icinde tutarlarsa, bu ellerindeki cakralari uyarir, kisinin duyarlik yuzeyini yukseltirken, sifa alan varliga yapacagi yardimi arttirir.

Tamamen disi olan kristaller, spirituel ufuklarin arayisinda olan ya da vizyon gorme ve sezgi yeteneklerini gelistirmek isteyenler tarafindan kullanilmalidirlar. Gozler kristale odaklanmisken diger boyutlari algilayabilenler, bu tip kristallerden faydalanabilirler.

Ameliyat sonrasi enerji duzeylerinin cok dusuk oldugu durumlarda, tek bir dumanli kuvars kristali , yatan hastanin ayaginin hemen asagisina konmali ve bir yandan da sifa verilmelidir.

HASTA DEĞİL SUSUZSUNUZ

Suyun her zaman yararlı olduğunu biliyorduk da, şimdi onun, niçin doğanın en basit, en etkili, en guvenli ve en “yan etkisiz” mucizevi ilacı olduğunu öğrenmek zamanı… Yeni ve sağlıklı bir yaşama başlamak, şu an eller...inizin arasında tutacağınız bir bardak suda… Çünkü hayatımızın en vazgeçilmez ama bilinçli olarak, öneminin asla farkına varamadığımız birincil ögesi:

Su

Yalnızca canımız istediği zaman su içeriz. Öte yandan, Ay’ın milimetrik birtakım hareketlerinin dünyamızdaki suyu etkilediğini, böylelikle denizlerin yükseldiğini ve alçaldığını coğrafya kitaplarından da biliriz. Durum böyleyken, yani insan evladı da bu dünyanın malzemesinden oluştuğuna göre, vücudumuzdaki su seviyelerinin ne âlemde olduğunu aklımıza bile getirmeyiz. Icinde bulunduğumuz toplumun yeme içme alışkanlıklarının bir eseri olarak, edindiğimiz su icme alışkanlığı bütün hayatımıza egemen olur, örneğin acılı bir yemeğin üzerine iki bardak su içmek rahatlatır, yazın sıcaklarda canımız hep su ister, vesaire…

Yazara göre vücudumuz tam 46 nedenle suya ihtiyac duyuyor.

VÜCUDUN SU İSTEMESİNİN 46 NEDENİ

1- Hiçbir şey susuz yaşayamaz.

2- Göreceli su yetersizliği vücudun bazı fonksiyonlarını önce bastırır,

sonra öldürür.

3- Su temel enerji kaynağıdır, vücudun “nakit akımıdır.“

4- Su vücudun her hücresinde elektriksel ve manyetik enerji üretir,

bize yaşam gücü verir.

5- Hücre yapısındaki maddeleri birbirine bağlayan bir yapıştırıcıdır.

6- DNA hasarını önler ve onarım mekanizmalaının daha iyi çalışmasına yardımcı olur, böylece üretilen anormal DNA sayısı azalır.

7- Bağışıklık sisteminin merkezi olan kemik iliğinde, bu sistemi kanser de dahil olmak üzere, çeşitli hastalıklara karşı güçlendirir.

8- Bütün besinlerin, vitamin ve minerallerin temel çözücüsüdür. Vücutta besinleri küçük parçalara ayırır, sindirimlerinde ve son metabolik aşamalarında görev yapar.

9- Besinlere enerji verir ve parçalanan besinler sindirim sırasında bu enerjiyi vücuda aktarır. Susuz yenen yemeğin vücut için hiçbir enerji değeri yoktur.

10- Su, besinlerdeki gerekli öğelerin emilimini artırır.

11- Bütün öğelerin vücuda taşınmasına yardımcı olur.

12- Akciğerlerde oksijen toplayan kırmızı kan hücrelerinin çalışma verimini artırır.

13- Hücreye ulaşan su, o hücreye oksijen verir ve atık gazları vücuttan atılmaları için akciğerlere taşır.

14- Vücudun çeşitli bölgelerinden zehirli atıkları toplar ve atılmaları için karaciğer ya da böbreklere taşır.

15- Eklem boşluklarındakı temel yağlayıcı maddedir, artrit ve sırt ağrılarının oluşumunun önlenmesinde yardımcı olur.

16- Omurgadaki diskleri “şok emici su yastıkları” na dönüştürür.

17- Bağırsakları en iyi çalıştıran yağlayıcı maddedir, kabızlığı önler.

18- Kalp krizi ve felce karşı koruyucudur. .

19- Kalp ve beyin damarlarında pıhtılaşmayı önler.

20- Vücudun soğutma (terleme) ve ısıtma (elektrik) sistemleri için vazgeçilmezdir.

21- Düşünme başta olmak üzere, bütün beyin fonksiyonları için bize güç ve elektriksel enerji verir.

22- Serotonin ve diğer norotransmitterlerin (sinir ileticileri) üretimi için vazgeçilmezdir.

23- Melatonin de dahil olmak üzere, beyinde üretilen bütün hormonların yapımı için gereklidir.

24- Çocuklarda ve yetişkinlerde dikkat yetersizlği sorununa çözüm getirir.

25- Çalışma verimini artırır ve dikkat aralığını büyütür.

26- Su dünyadaki diğer bütün içeceklerden daha kolay bulunabilir ve hiçbir yan etkisi yoktur.

27- Stres, gerginlik ve depresyonun hafiflemesine yardımcı olur.

28- Uykuyu düzenler.

29- Yorgunluğun giderilmesine yardımcı olur ve bize gençlğin enerjisini verir.

30- Cildi yumuşatır ve yaşlılık belirtilerinin azalmasına yardımcı olur.

31- Gözlere canlılık ve parlaklık verir.

32- Glokomdan korunmamıza yardım eder.

33- Kemik iliğinde kan üretim sistemlerini düzenler, lösemi ve lenfoma oluşumunun önlenmesine yardımcı olur.

34- Vücutta enfeksiyon ve kanser hücrelerinin geliştiği bölgelerde bağışıklık sistemini güçlendirmek için cok gereklidir.

35- Kanı sulandırır ve dolaşım sırasında pıhtılaşmasını önler.

36- Kadınlarda, adet öncesi ağrıyı ve ateş basmasını hafifletir.

37- Kalp atışıyla birlikte kanı sulandırıp dalgalandırarak dolaşımdaki katı maddelerin dibe çökmesini engeller.

38- Insan vücudunda dehidratasyon sırasında kullanilabilecek bir su deposu yoktur. Bu nedenle gün boyunca düzenli olarak su içmemiz gerekir.

39- Dehidratasyon cinsellik hormonunun uretimine engel olur, bu iktidarsızlık ve libido kaybının başlıca nedenlerinden biridir.

40- Su içtiğiniz zaman susuzluk ve açlık duygularını ayırt edebilirsiniz.

41- Kilo vermenin en iyi yolu su içmektir. Düzenli aralıklarla su için ve sıkı bir rejim yapmadan zayıflayın. Acıktığınız zaman aşırı yememeli, ama susadığınızda suyunuzu içmelisiniz.

42- Dehidratasyon doku boşlukları, eklemler, böbrekler, karaciğer, beyin ve deride zehirli çökeltilerin birikmesine yol açar. Su bunları temizler.

43- Su, gebelikte sabah bulantılarını azaltır.

44- Zihin ve vücut fonksiyonlarnı bütünleştirir. Karar verme ve hedefleri belirleme yetenğgini artırır.

45- Yaşlılıkta bellek kaybının önlenmesine yardımcı olur. Alzheimer, multiplskleroz, Parkinson ve Lou Gehring hastalıklarının riskini azaltır.

46- Kafein, alkol ve bazı ilaçlara duyulan bağımlılığın giderilmesine yardımcı olur.

HASTA DEĞİL SUSUZSUNUZ

Iranlı hekim Batmanghelidj’nin kitabı

Bu kitabı ilk okuduğundan bu yana artık

“bol sulu bir yaşam süren”

kitap editorü de israrla bu kitabı tavsiye etmektedir:

Çünkü, vücudunuzu, yıllardır, bir

“atık ilaç deposu”

haline getirmekten bir an evvel kurtarmanız gerekiyor.
A.Kaya



Herhangi bir hastalık;
Olduğunuz kişiyi
nasıl sevmemiş olduğunuzu
ve olduğunuz kişi olmak için
kendinizi nasıl bağrınıza
basmamış olduğunuzu ...
size söyleyen
doğrudan bir MESAJDIR.

BU, TÜM ŞİFANIN TEMELİDİR.
A.Kaya


 
Limon ve TEMİZLİK
Limonla temizlik, vücutta yanlış beslenmeye bağlı birikmiş zehirlerin atılımına yardımcı olur. Özellikle aşırı kilolardan, fazla asitten, mide ülserinden, şişme, ağrı ve acıdan kurtulmanın iyi bir yoludur. Eklemler, kaslar, bezler ve organlardan kalsiyumu atmaya yarar. Atardamarlar ile toplardamarlardaki kolesterol birikimlerini temizler, ayrıca çıban, apse ve sivilceleri yok eder. Soğuk algınlığı, grip, astım, saman nezlesi, sinüzit ve bronşit gibi mukus üreten sorunların giderilmesini sağlar.
Toksinlerin hızla atılımı aynı zamanda ENFEKSİYON ve ALERJİ olmayacaksınız anlamına gelir. Enfeksiyonlara yakalanılmaz, birikmiş olan atıkları yakmada yardımcı olmak üzere doğa tarafından yaratılır, bu yüzden de bunu baskılamak tehlikelidir. ALERJİLER toksinlerin birikiminden başka bir şey değildir. Vücudumuzu temizlediğimiz anda kaybolurlar.
LİMON dünyanın her yerinde her mevsim bulunan bir meyvedir. Limonla temizlik her türden yağ dokusunu eritip temizlemeye yaradığı için her açıdan üstündür. Yağ hızla ve hiçbir zararlı yan etki bırakmadan eriyip gider.
Bir yere not edin:
bir bardak suya üç yemek kaşığı bal, çeyrek çay kaşığı karabiber ve bir limonun suyunu ekleyin. Teze hazırlayıp, taze için, yoksa limon suyundaki enzimler okside olarak bozulur. 10-15 gün süreyle günde 5-6 kez tekrarlayın, ne kadar canlandığınızı göreceksiniz.