Sevgili Dostlar,Sizler ile paylaşım yapabileceğim bu sayfada buluşmanın
heyacınını yaşıyorum.İçsel yolculuğuma başladığım 2001 senesinden bu yana
aldığım yolda ki deneyimlerimi ve bu arada evrenin karşıma çıkardığı
bilgileri, enerji sistemlerini sizler ile paylaşacak olmaktan çok
mutluyum.Üzun süren düşncelerin arkasından gelen bu blog fikri umarım
bütüne ve bu sayfaya tıklayan herkese faydalı olur.Sevgi ve Işık yolunuzu
aydınlatsın.

21 Ocak 2013 Pazartesi


Affedemediklerimiz bizim yaşam enerjimizi düşürür, bizi kızgın ve öfkeli yapar, bağışıklık sistemimizi yavaşlatabilir hatta hem fiziksel hem de ruhsal olarak hasta olmamıza sebep olabilir. Hastalıklar vücudumuzun sinyalleridir, genellikle zihinsel, ruhsal ya da duygusal olarak sorunlar olduğunu gösterir. Affedemediklerimiz, yaşadığımız travmalara sebep olan çevremizde ki insanlar ya da bizzat kendimiz de olabiliriz. Affetmek kişisel gelişim sürecinde önemli bir rol oynar. Bize zarar veren bu yükten kurtulmamız yani affetmemiz, özgürleşmemiz gerekir. Affetmek demek, seni ya da kendimi affettim demekle olmuyor ne yazık ki. Bu polyannacılıktan öte geçmez. Kişiyi o anda rahatlatsa bile, derinlerde yatan, bastırılmış olan öfke ve çözülmeyen sorun ileride çok daha ağır bir şekilde patlak verebilir. Affetmek bir süreçtir. Bir gün içinde affetmek sağlıklı bir affetme olmaz.
Affetmek demek olanları sineye çekmek değildir, affetmek demek olanı olduğu gibi kabul etmekte değildir. Affetmek, bildiklerinin en iyisi yapmışlardı demekte değildir. Affetmek, yapılanları onaylamak ya da hoş görmekte değildir. Affetmek olanları unutmakta değildir. Affetmek, affettim deyip özellikle kendimize mutluluk maskesi takmak, sahte gülümseyişler, sahte tavırlarda bulunmak hiç değildir. Affedemediğimiz kişi ve olayın bize verdiği acı vardır bunu yok sayamayız ancak unutulmamalıdır ki affetmeyi gerektiren her travma içinde önemli dersleride barındırır.

Gerçekten affetmek için, bizim değişime ihtiyacımız vardır. Değişmesi gerekenler olduğu için gerçekten affedemiyoruzdur. Bakış açımızı değiştirmeye ihtiyacımız vardır. Olaylara olan bakış açımız değiştiğinde affedilecek bir şeyin kalmadığını görürüz zaten. Neden affedemiyoruz. Bize zarar veren kişi ve olaylara izin veren biz değilmiydik? Bizde o olayların içinde değilmiydik? Bizimde bunda payımız yokmuydu? Kendi sınırlarımızı çizemeyen, öz sınırlarımızın ihlal edilmesine izin veren yine kendimiz değilmiydik? Evet bizdik. Buna izin veren bizdik başkası değil. Affetmek için önce farkında olmak, atılacak en büyük adımdır. Neden insanlara kızgınlık duyarız? Hangi sınırımızı aştılar, bize nasıl bir zarar verdiler? O sınırı aşmalarına biz izin vermeseydik o sınırı geçebilirlermiydi? Tabi bu demek değildir ki bundan sonra sınırlarımızı kale gibi öreceğiz, insanlarla aramızda bize zarar veremesinler diye büyük duvarlar olacak, hele bu hiç değil.

Her birey kendi yaşamından sorumludur ve kendisine ait alanına kimin ne kadar gireceğine de kişi kendisi karar verir. Bazen kendimizi hayatın akışında olaylara öylesine kaptırıyoruz ki, yaşam içinde karşılaştığımız olayların bizde yarattığı öğretiler için ince bir zeka ile planlanmış muhteşem ilahi planlar olduğunu unutuyoruz. Bunun farkındalığını hatırlamak bile bir affediştir. En büyük derslerimizi bize en çok acı veren olaylardan çıkartmadık mı? En büyük affediş yaşanılanlardan gerekli dersi almaktır. Ayrıca haklı olmaya çalışmak kavramından çıkmak demektir. İçsel sınırımızı iyi çizmek, kendimize değer vermek, kendimizi sevmek ve kendimize saygı duymak, özsaygımızı geliştirmek demektir. Bu farkındalığı bize öğreten kişi ve olaylara teşekkür etmek demektir. Gerçekten affetmek, kendimize verdiğimiz en büyük armağandır. Affetmek ayrıca koşulsuz sevgiyi öğrenmektir. Sevginin akmasına izin vermektir. İnsanlarla benzer yanlarımızın olduğunu da görebilmek ve kabul etmektir. Affetmek, sevmekle, bize ait olan sınırları çizmenin ayrımının farkına varmak bunların ikisini birbirine karıştırmamak demektir. Özgüvenimizin ve özsaygımızın artması demektir. Tüm yaşanılan olaylara dışarıdan bir gözle bakıyomuşçasına bütünü görebilmek ve analiz yapabilmektir. İnsanın cevaplarını aynı zamanda dönüp kendi içinde de araması demektir. Affetmeye çalıştıklarımızın bize ayna tutmasına teşekkür etmektir.

Affetmek, farkındalığı ve değişimi içeren bir süreçtir, bu süreçte kristallerden yardım alabiliriz.
İşlenmemiş doğal halde bir ametist kuvars kristali ile pembe kuvars kristalini birlikte kullanılmasını tavsiye ediyorum. Ametistin, bilinç seviyemizi yükselten, farkındalığı arttıran bir etkisi vardır. Pembe kuvars ise özellikle affetme ile ilgili blokajları çözer, derinlerde yatan kin, öfke, nefret gibi bize zarar veren olumsuz duyguları ortaya çıkartıp sevgiye dönüştürür. Enerjisini İlahi ana kaynağın sevgisinden alır ve bu ilahi sevgi titreşimlerini kişiye yansıtır.

Bu iki kristali yan yana kalp hizasına yakın kolye şeklinde taşımak en etkili yollardan birisidir. Eğer aksesuar taşımayı sevmiyorsak o zaman doğal birer parça ametist ve pembe kuvars kayacı ile çalışma da yapılabilir. Yukarıda ki yazıyı iyice okuyup bunun farkındalığına vardıktan sonra;
Sol elimizde pembe kuvars, sağ elimizde ametist kalp hizasında tutuyoruz ve derin bir nefes alıp verdikten sonra aşağıda ki olumlamayı 3 er kez okuyoruz.

Olumlama
Sana karşı duyduğum ve beni yıpratan tüm olumsuz duygularımdan arınmaya ve seni affetmeye niyet ettim.
Ben seni şu anda affetmeyi kabul ediyorum. Çünkü bu duruma aslında ben izin verdim.
Bu dünyada oyun arkadaşım olduğunu kabul ediyorum.
Seninle yaşadığım her şeyin benim yüce hayrıma olduğunu kabul ediyorum. Gerekli derslerimi aldım.
Bundan dolayı senin varlığına şükrediyorum.
Bu yolda sevgiyle seni serbest bırakıyorum.
Seni affediyorum.
Kendimi affediyorum.

Bir süre kristalleri elimizde tutmaya devam ediyoruz. Yaradanın sevgi titreşimlerini taşıyan kristalleri kalbimizin derinliklerinde hissediyoruz ve onlara bu ilahi sevgi enerjisini, titreşimlerini taşıdıkları için teşekkür ediyoruz. Yaradana sonsuz sevgi ve ışığını yansıttığı için şükrediyoruz. Yaşadıklarımızın aslında bizim olgunlaşmamız ve almamız gereken derslerimiz doğrultusunda ihtiyacımıza göre yaşadığımız için farkına varıyoruz ve şükrediyoruz.

Eğer affedemediğimiz kendimiz isek o zaman yukarıda ki olumlama yerine aşağıdaki olumlamayı söylüyoruz, yapılan işlemler ise aynı.

Olumlama(kendimiz için)
Yaşadığım ve yaptığım her şeyi seviyorum.
Tüm yaşadıklarımı yaşanması gerektiği için yaşadım.
Yaşadığım ve yaptığım her şey için kendimi onaylıyorum.
Beni bir başkasının onaylaması gerekmiyor.
Ben kendimi onaylıyorum.
Ben kendimi seviyor beğeniyor ve onaylıyorum.
Ben değerliyim.
Yaşadığım her şey benim kendi seçimim.
Verdiğim her karar benim kendi seçimim.
Ben tüm kararlarımı ve yaşadığım her şeyi onaylıyorum.
Ben kendimi onaylıyorum.
Ben kendimi affediyorum.
Ben kendimi tümüyle seviyor ve takdir ediyorum.
Hayatı seviyorum.
Yaşamayı seviyorum.

Bu çalışmanın bir affetme süreci olduğu unutmayalım ve tamamen derinden affettiğimize inanana kadar bu çalışmayı her gün yapalım.
KAYNAK: Ayla Aydın



 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder